Bir filmin hangi koşullarda çekildiğini en iyi bilenlerdenim.
36 yıldır hem…
Bu nedenle bir film sonrası bazen içimden “emeklere yazık olmuş” derim. Bazen de “iyi ki yazılmış ve çekilmiş…’”
İYİ BİRİ OLMADAN ÖNCE, 6 yıllık bir serüven…

2019 yılında başlanmış, pandemi dönemine takılmış, sonra dağıtım sürecinde kapıların kapanması derken nihayet 17 Ekim’e tarih alınabilmiş.
Filmlerin kamera arkası sürecini filmden daha ilginç bulanlardanım.
Koltuğa oturup 105 dakikada bitirdiğimiz işin arkası aylar sürüyor.
Beğenilmeyen senaryo üzerinde defalarca oynamalar, kadro yaparken ulaşılamayan oyuncular, ulaşılıp kibarca reddedilen roller, “rol önemli değil sen bütçeden haber ver” demeler… Işık, kamera, mekân kirası derken ipotek edilen evler, arabalar ve aile içi çatışmalar, boşanmaya kadar giden süreçler…
Sinema yoğun emek ve sermaye isteyen bir iştir tanımını yaparım soranlara.
Filmden çıkışta bana eşlik eden oğlum Efe’ye “Yapımcı, yönetmen, oyuncular ve tüm ekibin en heyecanlı anı filmin gösterime girdiği gündür. Çünkü emeklerin karşılığı festivallerde alınan ödüllerse de asıl ödül gişeden satılan bilettir” demiştim.

Mustafa Uzunyılmaz, Pelin Batu, Nejat Yavaşoğulları, Ayhan Taş gibi birbirinden bağımsız isimleri göreceksiniz afişte.
Şaşırmayın. Herkes film yapmak isteyen güzel insanlara destek olur. Ben böyle yorumladım. Basın toplantısı kısır bile olsa gelmelerine büyük saygı duydum.
Filmin afişinde ödül logolarına bakarak herkese bir uyarı yapayım
1-Oscar adayı filmin anonsuna Oscar heykelciği koyamazsınız. Heykel logosunu ancak ödül alan filmler ve oyuncular kullanabilir.
2-Cannes Film Festivali logosu olan Palmiye yaprağını yerli ödüllerde de kullanamazsınız.
Bir filme iyi ya da kötü demek kimsenin haddine değil…
Her film bilinmezdir ve izlemeden bilemezsiniz.
Filmi sinemada izleyin.
Sevgiyle – Dostlukla
