Antalya yine en güzel günlerini yaşıyor. Festival kortejinin ardından Antalyalılar akın akın AKM ve Murat Paşa’daki AVM’de gösterilen filmlere koştu. Şu ana dek hiç boş kalmadı salonlar…
Ben ulusal uzun metraj film yarışması filmlerini izlemeye çalışıyorum; ancak belgesel ve kısa film gösterimlerinin de büyük ilgi çektiği konuşuluyor. Bir arkadaşım, kısa film gösteriminde salon dolduğu için filmi merdivenlerde izlediğini söyledi. Özellikle belgesellere duyulan merak dikkat çekici.
Bu ilgiyi ve hareketliliği festival gönüllüleri çok iyi yönetiyor. Arı gibi çalışan arkadaşları alkışlıyorum. Yöneticileri de aralarında, sürekli iletişim halindeler. Olası sorunları hızlıca çözümlüyorlar.

Filmler…
Ama önce, yukarıda değinmediğim öğrenci filmleri, çocuk filmleri ve atölyelerden bahsetmek isterim. Forum sunumları gerçekten hareketli ve çekişmeli geçiyor. (Özellikle, ara verildiğinde çay-kahve eşliğinde yapılan yorumlar umut veriyor insana) İçim gidiyor, onları da takip etmek istesem de ne zaman yetiyor ne güç.

Bir önerim olacak: “Sakın büyümeyin.”
Çünkü yoruluyor insan. Bir uluslararası, iki de ulusal yarışma filmi izledim şu ana dek. Her şeyin öncesinde, senaryo çalışması yapmak, senaryoları geliştirmek, ilgiyi odaklamayı başarmak ve bunun için de gerilim ve çatışma öğelerini öğrenmek zorundayız. Film aralarında bir üstad, okumadığımız gerçeğine parmak bastı. (Okumak üzerine bir yazı planlıyorum; sinemanın da yaşamın da gelişmesi için bu zorunlu…)
Gerilimi ve çatışmayı yeterince yükseltemediğinizde film akmıyor; bir huzursuzluk doğuruyor. Senaristler, çok iyi konular buluyorlar; ama çoğu zaman bu konular işlenemiyor. (Muhakkak ki birçok engel, sorun, sıkıntı vardır, bilediğimiz.) Konunun ya da öykünün güzelliğine kapılıp yeterince işlenemeyince, yönetmenin de onca emekle çektiği planlara kıyamayınca olan ürüne yani filme oluyor.
Buraya kadar film adı vermeden geldim, bundan sonrasında da vermek istemiyorum; ama bu sorun (hata mı, demeliyim) sadece senaryonun değil, rejinin de yeterince hazırlık yapmadan, işin akışına kapılmasından kaynaklanıyor olabilir. Fiziki yetersizliklerden kaynaklandığına inandığım, birbirinden uzak otellerde ağırlandığımız için sorabilme, konuşabilme ve iletişim kurabilme olanağımız bulunmuyor. Oysa konuşabilsek, sıkıntılarımızı (karşılıklı) dillendirebilsek belli bir rahatlama sağlanabilir.
Yeni bir festival günlüğünde buluşmak dileğiyle…

